Selvihan Kurnaz 6 Ağustos 2025 tarihi itibarıyla İzmir’de barajlar alarm veriyor. İZSU verileri bize artık suyun ucunda değil, tam da dibinde olduğumuzu gösteriyor. Yıllardır göz göre göre gelen bu kriz,..
Selvihan Kurnaz
6 Ağustos 2025 tarihi itibarıyla İzmir’de barajlar alarm veriyor. İZSU verileri bize artık suyun ucunda değil, tam da dibinde olduğumuzu gösteriyor. Yıllardır göz göre göre gelen bu kriz, artık ertelenemez, ötelenemez, görmezden gelinemez bir gerçeklik olarak karşımızda duruyor. Ama İzmir Büyükşehir Belediyesi hâlâ umursamaz, hâlâ günü kurtarma derdinde.
İzmir’in içme suyu ihtiyacının neredeyse yarısını karşılayan Tahtalı Barajı‘nda doluluk oranı sadece %7,97. Geçen yıl bu oran %22,55 idi. Yani bir yılda yarıdan fazla azalmış. Kutlu Aktaş %2,83, Ürkmez %10,36, Balçova %27,66… Gördes Barajı neredeyse tamamen kurumuş: %0,08! Evet, doğru okudunuz: Yok denecek kadar az.
Peki İzmir Büyükşehir Belediyesi ne yapıyor?
Hiçbir şey!
Ne kısa vadeli çözüm var ne uzun vadeli strateji. Su krizi yalnızca su kesintisi ile geçecek bir mesele değil. Ama ne yazık ki İzmir’de yöneticiler hâlâ “yağarsa kurtarırız” aklıyla hareket ediyor. Bilim yok, planlama yok, vizyon zaten yok!
Krize Karşı Körlük
Su krizi bugünün problemi değil. Yıllardır uyarılar yapıldı. Barajlardaki doluluk oranları her yıl düşerken belediye hâlâ alt yapı projelerini rafa kaldırıyor. Yağmur suyu hasadı sistemleri hâlâ yaygın değil. Gri su kullanımı bir türlü teşvik edilmiyor. Atık suyun arıtılıp yeniden kullanılması hâlâ hayal. Oysa bunlar artık lüks değil, mecburiyet!
İklim krizinin ortasındayız. İzmir gibi bir kentte hâlâ balkon yıkayanlar, arabanın üstünü köpük köpük yıkayanlar varsa; bu sadece halkın su bilincine değil, belediyenin su politikalarına da yazılır. Çünkü bilinç yaratmak da yerel yönetimin görevidir. Ama burada bırakın bilinç yaratmayı, halk su krizinden bile habersiz.
Tasarruf Yetmez, Mücadele Lazım
Elbette vatandaş da sorumluluk almalı. Bahçe sulamaları, havuz kullanımları, halı yıkamalar, araba köpük köpük yıkamak. Bunlar bir yazlık alışkanlığı değil, birer su israfı. Bu alışkanlıklar yeniden şekillenmeli. Ancak bu tek başına yeterli değil.
Bugün yapılan tasarruflar belki bu yazı kurtarır. Ama gelecek yaz da aynı çukurun dibindeysek, bu artık beceriksizliğin adıdır. Kalıcı çözümler gerekiyor:
Her yeni binada yağmur suyu toplama sistemi zorunlu olmalı.
Sitelerde, okullarda, kamu binalarında gri su dönüşüm sistemleri kurulmalı.
Sanayi ve turizm tesisleri için su kullanımı denetim altına alınmalı.
Atık suyun yeniden kullanımı devlet politikası haline getirilmeli.
Ama İzmir’de bu yönde atılmış ciddi bir adım yok. Sadece sıcak havalarda yapılan birkaç sosyal medya paylaşımıyla, “suyu dikkatli kullanalım” temennileriyle su kesmekle bu kriz aşılmaz!
Suyun Siyaseti Değil, Yönetimi Lazım
Bu noktada sorulması gereken soru net: İzmir Büyükşehir Belediyesi suyu yönetemiyor mu, yoksa suyun yönetimini ciddiye almıyor mu? Her iki ihtimal de bu şehre ihanettir.
İzmir’in yağış rejimi belli, yazı uzun, kışı kısa kuraklığı artık kader değil kural olmuş bir şehir. Su, artık belediyenin en önemli başlıklarından biri olması gerekiyor. Ama biz hâlâ “taşıma suyla” idare etmeye çalışıyoruz.
İzmirli susuzluğa mahkûm değil. Ama bu gidişle önce çeşmelerimiz, sonra umutlarımız kuruyacak.
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)